Gusül Ne Demektir?
Gusül Ne Zaman Lâzımdır?
Guslün Hikmetleri ve Faydaları:
Gusletmesi Farz Olanlara Haram Olan Şeyler
Nelerdir?
Gusletmeleri Farz Olanlara Mekruh Olan
Şeyler:
Guslü Gerektiren Haller ile İlgili Bâzı
Mes'eleler:
Guslün Sahih Olmasının Şartları
Nelerdir?
Guslün Rükünleri, Yani Farzları
Nelerdir?
Diş Dolgusu ve Kaplaması, Guslün Sıhhatine
Mâni midir?
Altın Diş Takmak veya Dişleri Altın
Kaplatmanın Hükmü Nedir?
Guslün Sünnetleri Nelerdir?
Guslün Âdâbı (Müstehabları)
Nelerdir?
Guslün Mekruhları Nelerdir?
Gusül Nasıl Alınır?
Gusül İle İlgili Mes'eleler:
Alınan Gusül İle İbâdet Yapılır mı?
Gusül Kaç Kısma Ayrılır?
I. Farz olan gusüller:
II. Sünnet olan gusüller:
III. Mendub veya müstehab olan
gusüller:
Gusül Ne Demektir?
Sözlükte gusül (gasl ve gusl) "bir şeyi su ile
yıkamayı", fıkıh ilminde ise "bütün vücudun temiz su ile yıkanması şeklinde
yapılan hükmî temizlik işlemi"ni ifade eder. Fıkıhta abdeste küçük temizlik,
abdest almayı gerektiren hallere küçük kirlilik (hades-i asgar), gusle büyük
temizlik, guslü gerektiren hallere de büyük kirlilik (hades-i ekber) denilir.
Guslün Türkçe'deki bir başka adı da boy abdestidir.
Kur'an'da "Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin"
(Mâide 5/6) buyurularak cünüplük halinden kurtulmak için guslün gerekliliği
bildirilmiş, ayrıca hayzın (ay hali) kadınlar için mazeret hali olduğu
belirtilerek gusledip temizleninceye kadar onlarla cinsel ilişki kurulması
yasaklanmıştır (Bakara 2/22). Cünüplük hali ile kadınların hayız ve nifas
kanlarının kesilmesi halinde guslün gerekli olduğu ve bunun nasıl yapılması
gerektiği hususuna Hz. Peygamber'in söz ve uygulamaları da önemli açıklamalar
getirmiştir.
Abdest gibi gusül de esasen hükmî-dinî
temizlenme ve arınma vasıtasıdır. Böyle olmakla birlikte bunların maddî
temizlenmeyi de sağladığı, ayrıca birçok tıbbî yararlar içerdiği de inkâr
edilemez. Guslün insan sağlığı açısından önemi ve yararı Doğulu ve Batılı ilim
adamlarınca ayrı ayrı dile getirilmiş, boy abdesti temizliği müslüman
milletlerin belirgin özelliği, İslâm medeniyetinin beden temizliğine ve
sağlığına verdiği önemin âdeta simgesi olmuştur. Gusül ile, hayız, nifas ve
cünüplük halinin vücutta bırakabileceği maddî bir kalıntı ve bulaşıklar iyice
temizlenmiş olur. Ayrıca gusül, cünüplük halinin vücutta yol açacağı yorgunluk
ve gevşekliği giderme, bedende yeni bir denge kurma, kan dolaşımını düzene koyma
ve kişiyi hükmî kirlilikten kurtararak ibadet atmosferine hazırlama gibi beden
ve ruh sağlığı açısından birçok yararı içinde barındırır. Buna ilâve olarak,
bilinebilen veya bilinemeyen birçok hikmet ve fayda taşıdığı inancıyla Allah'ın
bu emrini yerine getiren mümin Allah'a kayıtsız şartsız itaat etmenin haz ve
sevabına kavuşur.
Gusül Ne Zaman Lâzımdır?
Esasen hükmî-dinî temizlenme ve arınma
vasıtası olan guslün sebebi, hükmî kirliliktir. Bu sebeple hükmî kirlilik hali
sayılan cünüplük, hayız ve nifas halleri guslü gerektiren üç temel sebeptir.
Ancak bu üç durumun dinî literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu
durumdaki kimselerin dinen necis sayıldığı anlamına gelmez. Mümin necis olmaz.
Hatta müşriklerin necis olduğu meâlindeki âyet de (Tevbe 9/28) onların hükmî
kirliliklerine işaret olarak anlaşılmıştır. Bu sebepledir ki, belirli ibadetleri
veya ibadetle yakından ilgili fiilleri yapmak için gerekli ruhî ve mânevî
hazırlığa sahip olmadıkları anlamına gelir. Bundan dolayı cünüp kimsenin oruca
devam etmesi veya namaz vaktine kadar yıkanmayı geciktirmesi günah sayılmayıp
namazın kılınabileceği son vakit öncesinde gusletmesi farz görülmüştür. Diğer
bir anlatımla gusül, hükmî kirliliği sona erdirip belirli ibadetleri yapmayı
mümkün hale getiren bir hükmî temizlenme usulünden ibarettir.
Guslü gerektiren haller üçtür:
1 – Cünüplük hâlidir. Bu, iki sebebden ileri
gelir:
a. İster uyanık halde olsun, isterse uyku
hâlinde olsun, herhangi bir cinsel uyarı veya ilişki olmaksızın, şehvetle
meninin dışarı atılması, cinsel doyum halinin meydana gelmesi.
Şâfiîler hariç fakihlerin çoğunluğu, cünüplük
için meninin şehvetle gelmesini şart gördüklerinden, ağır kaldırma, düşme,
hastalık gibi sebeplerle meninin gelmesini cünüplük sebebi saymazlar.
Uyandığında ihtilâm olduğunu hatırlamamakla
birlikte elbisesinde meni bulaşığı gören kimsenin gusletmesi gerekir. Buna
karşılık ihtilâm olduğunu hatırladığı halde elbisesinde böyle bir iz görmeyen
kimsenin ise gusletmesi gerekmez.
b. Cinsel ilişkide bulunulması... Burada
meninin gelmesi (orgazm) şart değildir. Cinsel münasebetin kendisi cünüplük
sebebidir.
2 – Guslü farz kılan ikinci hal, kadınların
hayız hâlidir. Kadınların hayız halleri son bulunca, gusletmeleri farz
olur.
3 – Gusletmeyi farz kılan üçüncü durum, yine
kadınlara özel bir hâl olan nifas, yani doğumdan sonraki lohusalık hâlidir.
Nifas hâlinden kurtulan bir kadına da gusletmek farz olur.
Guslün Hikmetleri ve Faydaları:
Gusül, âkıl-bâliğ olan her Müslümana,
kendisinde guslü gerektiren bir hal meydana geldiği takdirde farzdır. Gusül
temizliğinde, mânevî ve uhrevî birçok faydalar yanısıra, pek çok maddî fayda ve
güzellikler de bulunmaktadır. Bu sebeble İslâmiyet, gusle büyük ehemmiyet
vermiştir.
İnsan bu vecibeyi yerine getirmekle, hem
Allah'ın muhabbetini kendine celbetmekte ve rızasına nâil olmakta; hem de
maddeten sıhhat ve âfiyet kazanmaktadır.
Gusül, aynı zamanda küçük günahlara da
keffârettir. Peygamber Efendimiz, Enes bin Mâlik Hazretlerine
hitâben:
"Ey Enes! Guslederken mübalâğa et. Böylece
yıkanma mahallinden ayrılırken üzerinde günah ve hatâlardan arınmış olarak
çıkarsın" buyurmuşlardır. Hz. Enes de:
"Yâ Resûlâllah, mübalâğa nasıl olur?" diye
sorduklarında, şu cevabı almışlardır:
"Saç diplerini ıslat ve deriyi de pisliklerden
arındır."
Cünüplük, ibadetleri ifaya mâni, mânevî bir
kirlilik hâli olduğu için, en başta mü'minin kendine ağır gelen, huzursuz kılan,
ruhunu daraltan bir durumdur. Rivâyetlerde, yeryüzünün cünüp gezen insanlardan
tiksinti duyup onları Allah'a şikâyette bulunduğu zikredilmiştir. Cünüp
insanların yanına rahmet meleklerinin gelmeyeceği de yine rivâyetler
arasındadır. Bu sebeble salâhat ve takvâ sahibi kimseler, kendilerinde cünüplük
hâli meydana geldiğinde, bu halden kurtulmak konusunda acele etmişler; geceyi
cünüp olarak geçirmekten şiddetle kaçınmışlardır. Hadîs-i şerîfte: “Bir kimse
hades-i ekber (cünüplük) ve hades-i asgar (abdestsizlik)ten pâk; eli, ayağı,
ağzı, burnu pisliklerden temiz olarak uykuya yatar ve o gece eceli gelir de
vefat ederse, müjdeler olsun ona ki, şehidlik rütbesini kazanarak vefat eder...”
buyurulmuştur. Bu, işin takvâ yönüdür.
Bütün bunlar, cünüp olan bir insanın, uğursuz
ve maddeten pis ve necis olduğu mânasına gelmez. Cünüp kimse ile görüşülüp
konuşulmayacağı söylenemez. Dikkat edilmesi gereken husus; namaz vaktini
geçirmeden yıkanmaktır. İnsan, namaz vaktini geçirmemek şartıyle, yıkanmayı
te'hir edebilir ve bu halde iken cünüp kimseye yapması harâm olan işlerin
dışında kalan herşey'i yapabilir. Bu da, işin fetvâ yönüdür.
Ebû Hüreyre, bir gün yolda, cünüp iken,
Resûlüllah Efendimize rastlamış, fakat bu cünüp hâliyle O'nun yanında
bulunmaktan sıkılarak savuşup gitmiş, yıkanıp geri dönmüştü. Resûl-i Ekrem,
kendisine nereye kaybolduğunu sorunca da durumu olduğu gibi anlatmış idi.
Resûlüllah Efendimiz bunun üzerine Ebû Hüreyre'ye şu cevabı
vermişlerdi:
"Sübhânallah, mü'min hiç necis (pis) olur
mu?"
Bu hadîsten anlaşıldığına göre, cünüp olan bir
mü'min, kimse ile görüşüp konuşamıyacağı bir pislik ve uğursuzluk içine düşmüş
değildir. Dikkat edilmesi gereken husus; namaz vaktini geçirmeden yıkanmaktır.
İnsan, namaz vaktini geçirmemek şartıyle, yıkanmayı geciktirebilir ve bu halde
iken cünüp kimseye yapması harâm olan işlerin dışında kalan herşey’i yapabilir.
Bu da, işin fetvâ yönüdür.
Şu halde, yeryüzünün tiksinip, rahmet
meleklerinin kendisinden kaçtığı insanlar, cünüplüğü hafife alan ve cünüp
gezmeyi âdet hâline getiren kimseler olmaktadır.
Guslün insan sağlığına yaptığı müsbet te'sir
şu şekilde îzah edilmektedir:
Cinsî boşalma olayı, insandaki bütün sinir
sistemini seferber eden ve bütün organizmayı sarsan fizyolojik bir hâdisedir. Bu
olay esnasında vücutta büyük bir hücre yıkımı meydana gelir. Bu esnada solunum
ve dolaşım cihazları bu olaya bütün güçleriyle katıldıklarından, solunum adedi
artar. Kan dolaşımı hızlanır. Hattâ bu esnada sarfedilen kuvvet, bin beş yüz
metre koşmaya eşittir. Yahut başka bir benzetme ile, yedi katlı bir apartmanın
en üst katına koşarak çıkmak kadar yorucudur.
Bu hâdise vuku bulduktan sonra, uzviyet müdhiş
bir yorgunluk ve ezici bir bitkinlik hisseder. Ağır bir yük taşımış gibi olur.
İşte büyük bir hücre yıkımına uğrayan ve büyük bir sarsıntı geçiren insan
vücudu, yıkanmak sayesinde derhal bir rehavet ve gevşeme ile sükûnete kavuşur.
Vücuda yeni bir zindelik ve canlılık gelir.
İşte bu sebeble gusül, insan için mükemmel bir
temizlik, maddeten ve mânen dinlenme ve huzur bahşeden bir
yıkanmadır.
Gusletmesi Farz Olanlara Haram Olan Şeyler
Nelerdir?
Cünüp olan kadın ve erkeğe veyahut hayız ve
nifas hâlindeki kadınlara yapmaları harâm olan dinî vazifeler
şunlardır:
1 - Namaz kılmak.
Cünüp olan kimse, oruç tutmakla beraber, hayız
ve nifas hâlindeki kadın, oruç da tutamaz.
2 - Kur'an okumak.
Ezberden veya Mushaf'a bakarak bir âyet dahi
olsa Kur'an okumak (tilâvet) haramdır. Ancak Kur'an'daki dua ve sena âyetlerini
tilâvet kasdı olmaksızın dua ve sena niyyetiyle ezberden okumak câiz
görülmüştür.
Meselâ, cünüp bir kimsenin dua ve sena
âyetlerini ihtiva eden Fâtiha sûresini tilâvet kasdıyla okuması haramdır. Dua ve
sena niyyetiyle okuması ise câiz olur.
* Kelime-i şehadet getirmek, tesbih ve tekbir
kelimelerini söylemek de câizdir.
3 - Kur'an okumak caiz olmadığı gibi Kur'an-ı
Kerîm'e el sürmek de caiz değildir. İsterse el sürülen bir âyet olsun, isterse
yarım âyet. Ancak Kur'ân-ı Kerîm bir mahfaza içinde olduğu takdirde el sürmek
caiz olur.
4 - Kâbe-i Muazzama'yı tavâf etmek.
5 - Zaruret olmaksızın câmi-i şerîfin içine
girmek veya camiin içinden geçmek.
6 - Üzerinde âyet-i kerime yazılı herhangi
altın ve gümüş parayı ve kolyeyi veyahut levhayı elle tutmak da
haramdır.
İmam Malik'e göre, Cünüb olan kimse, Kur'an
okuyamazsa da hayız halinde olan kadın okuyabilir; çünkü cünüb olan kimse hemen
yıkanabilir. Fakat adetli ise, adet müddeti dolmadan yıkanamadığı için özürlü
sayılır.
Gusletmeleri Farz Olanlara Mekruh Olan
Şeyler:
1 - Dinî kitablardan herhangi birini el ile
tutup okumak.
2 - Elini, ağzını yıkamadan yiyip
içmek.
Guslü Gerektiren Haller ile İlgili Bâzı
Mes'eleler:
* Şiddetle yerinden kopan ve şehvetle dışarı
boşalan meniden dolayı, gusül lâzım gelir. Şehvetle yerinden ayrılıp, şehvet
dindikten sonra dışarı akan meniden dolayı ise, İmam-ı A'zam ve İmam-ı
Muhammed'e göre yine gusül lâzım gelirse de, Ebû Yûsuf'a göre, gusül
gerekmez.
* Gusül için, cinsî birleşme sırasında,
erkeğin tenasül uzvu (penis) ile kadının tenasül uzvunun (vagina) tam birleşmesi
gerekmez. Penisin sadece uç kısmının vaginaya girmesi ile, meni aksın akmasın
gusül lâzım gelir.
* Ön ve arka yoldan birine parmağını sokmak,
guslü gerektirmez.
* Birini el ile tutmak, okşamak veya bakmak
neticesinde meni gelirse, gusül gerekir. Bu durum, erkek için de kadın için de
böyledir.
* Uykudan kalkan kimse, yatak çarşafında veya
iç çamaşırında veya butlarında bir yaşlık görse, duruma bakılır: Eğer rü'yada
ihtilâm olduğunu hatırlıyorsa, gusletmesi gerekir. Fakat ihtilâm olduğunu
hatırlamıyorsa, Ebû Yûsuf'a göre gusletmesi gerekmez. Çünkü, o yaşlık mezi de
olabilir. Kaldı ki, meni bile olsa, şehvetle geldiği bilinmemektedir. İmam-ı
A'zam ve İmam-ı Muhammed ise, o yaşlığın meni olmayıp, mezi olduğu kesin
bilinmesi halinde guslü gerekli görmezler. Fakat meni veya mezi olduğunda
tereddüt edilse veya meni olduğu zannı hâsıl olsa, ihtiyaten gusül gerekir,
derler.
* Rü'yada ihtilâm olduğu halde, dışarı meni
akmamışsa gusül gerekmez.
* Bir kadından, yıkandıktan sonra, kocasının
menisi akacak olsa, tekrar yıkanması gerekmez.
* Dövülme, ağır bir şey kaldırma gibi
sebeblerden dolayı şehvetsiz olarak gelen meni guslü icab ettirmez. İmam-ı Şâfiî
ise, bu halde de guslü gerekli görür.
* Gayr-i müslimin biri, cünüp veya hayız veya
nifaslı halde iken İslâm'a gelse, kendisine gusül etmek farz olur. Fakat bu
haller kendisinde yokken İslâm'a girmesi durumunda, yıkanması ona farz değil,
mendubdur.
Guslün Sahih Olmasının Şartları
Nelerdir?
Guslün sahih olabilmesi için, kadınlarda hayız
ve nifas kanının tamamen durmasını; erkeklerde ise, kendilerinden gelen meninin
arkasının kesilmesini beklemek şarttır.
Erkeğin, kendinden gelen meninin kesilmesini
sağlamak için meninin akmasından sonra, ya uyuması veya bir kaç adım yürüyüp
gezinmesi veyahut da birkaç damla da olsa idrar çıkarması gerekir. Bu hususlara
riayet edilmeden hemen yıkanılır, yıkandıktan sonra da meni gelirse, guslü
geçerli değildir. Tekrar yıkanmak gerekir.
Guslün sıhhatinin ikinci şartı da; bedenin
tamamının yıkanmasıdır. Bazı kitaplarda yer alan, boy abdesti alan kimsenin
vücudunda iğnenin deliği kadar kuru yer kalmaması tavsiyesi, gerçek mânada
değil, vücudun su ile iyice yıkanması gerektiği şeklinde
anlaşılmalıdır.
Diş dolgusu ve kaplama, ayrıca deri üzerinde
olup suyun deriyle temasını önleyen ve izâlesinde de güçlük bulunan boya ve
benzeri maddeler, gusle mani değildir. Bu sebeple vücudun maddî temizliğini
imkân ölçüsünde ve sabun kullanarak yaptıktan sonra deri üzerinde kalıp suyun
deriye ulaşmasına mani olan boya, hamur gibi maddeler guslün sıhhatine engel
olmaz. Diş dolgu ve kaplaması da böyledir.
Guslün Rükünleri, Yani Farzları
Nelerdir?
Guslün farzları üçtür:
1 – Bir kere ağza dolu dolu su
vermek,
2 – Bir kere burna sertçe su
çekmek,
3 – Bir kere de bütün vücudu yıkayıp,
temizlemek.
Ağzı, burnu ve bütün bedeni en az bir kere
yıkamak farzdır. Bu yıkamayı üç’e çıkaran kimse ise, farzı yerine getirmekle
beraber, sünnet sevabını da kazanır.
* Tırnak kirleri, pire ve sinek pislikleri,
kına, mürekkep gibi suyun cilde ulaşmasına engel teşkil etmeyen boyalar, gusle
mâni değildir.
* Kapanmamış olan küpe deliklerinin de içinin
yıkanması gerekir. Kulakta küpe takılı ise, onları ileri geri oynatmakla bu
te’min edilir.
* Göbek çukurunun içi de
yıkanmalıdır.
* Kadınlarda, uzun veya örgülü saçların bütünü
ıslanması gerekmez. Bu durumda, kadın, gusül için saçının örgüsünü açmak
mecburiyetinde değildir. Şart olan, saçın diplerine suyun ulaştırılmasıdır.
Saçlarda kuru yer kalsa bile, saç dipleri ıslandıktan sonra gusül sahih
olur.
Erkeklerde durum böyle değildir. Çok uzun veya
örgülü de olsa, erkekler, saçlarının tamamını yıkayıp ıslatmalıdırlar. Çünkü,
saç, erkekler için ziynet değildir. Erkeğin saç uzatmasında bir gereklilik
yoktur.
* Sakal, sık ve gür bile olsa, suyu cilde
mutlaka ulaştırmalıdır. Halbuki, abdestte sık olan sakalın diplerini yıkamak
mecburiyeti yoktur; sadece sakalın ıslatılması kâfi gelir.
* Kaş ve bıyıkların durumu da aynıdır. Kıllar
ile birlikte derinin de yıkanması gerekir.
Mâlikîler ve Şâfiîler, ağzın ve burnun içini,
bedenin dışından saymazlar, birer iç organ olarak kabûl ederler. Bu sebeble,
bunları gusülde ve abdestte yıkamak onlara göre farz değil,
sünnettir.
Hanbelîler ise, ağızı ve burnun içini yüzün
bir parçası kabûl ederler. Abdestte de, gusülde de yıkanması bunlara göre
farzdır.
Diş Dolgusu ve Kaplaması, Guslün Sıhhatine
Mâni midir?
Hanefîlerde, gusülde ağız ve burnun içini
yıkamak farz olduğunu biliyoruz. Buna göre ağzında dolgu veya kaplama dişi
bulunan Hanefî bir kimsenin, gusül abdesti alırken, kaplama veya dolgulu dişi
sökmesi ve altına su geçirmesi mi gerekecektir, yoksa dolgu ve kaplamanın
üzerinden geçen su ile gusül yapılmış mı sayılacaktır?
Bu hususla ilgili, Fetvâhâne hey'et-i
ilmiyesince Fetvâ Emîni Nuri Efendi riyasetinde ikmâl edilmiş ve Fetvahâne
müsevvidlerinden Ali Murtaza tarafından neşredilmiş bulunan "İlâveli Mecmua-i
Cedîde" isimli Fetvâ kitabında şu fetva yer almaktadır:
"Üzerine gusül farz olan Zeyd'in, oyuk
(mücevvel) olan dişleri altın veya gümüş ile doldurulmuş olup, dişlerinin
oyuğuna yapışmış olduğu için altın ve gümüşü çıkartmakta güçlük ve meşakkat
bulunmakta; gusül ederken o dişlerin oyuğuna su girmese ve bu şekilde bir
zaruret meydana gelmiş bulunsa, suyu o dişlerin içine ve oyuğuna ulaştırmak,
temas ettirmek farz olmayıp, dışını (dolgunun üstünü) yıkamakla gusletmiş ve
temizlenmiş olur mu?
El-cevab: Olur."
Bu fetvaya göre; ihtiyaç halinde dişlere dolgu
ve kaplama yapılmasında hiçbir mahzur yoktur. Gusülde bu dişlerin sadece dış
yüzeyi yıkanır. Dolgu ve kaplamayı söküp içini yıkamak gerekmez.
Son devir Şeyhü'l-islâmlarından Uryanizâde de
diş doldurmaya fetvâ vermiştir.
Netice olarak diyebiliriz ki; gusülde ağız
içindeki kaplama veya dolgulu dişlerin içine su geçmesi imkânsız olunca,
yıkaması mecburî olmaktan çıkar. Çünkü, bunlar ziynet ve süs için yapılmış
olmayıp, ihtiyaç için başvurulan tedavilerdir. Tıpkı yaraların üzerine konulan
sargının altına suyun geçmesinin mecburî olmadığı gibi...
Diş sağlığının, insan hayatında önemli bir
yeri vardır. Dişteki rahatsızlıkların, pek çok hastalığın ortaya çıkmasına sebeb
olduğu bugün tıbben de sâbittir.
Tedavinin zarurî îcabı olarak yapılan dolgu ve
kaplamalar, gusle mâni telâkki edildiği takdirde, İslâm âleminde diş
hastalıkları ve rahatsızlıkları alıp yürür. Müslümanların sağlığı tehlikeye
düşer. Diş dolgusu ve kaplama, artık tedavide vazgeçilmez bir zaruret hâline
geldiği için, belvâ-i âmme hâline de gelmiş, mahzurları mübah kılan mevzuya da
girmiş olur. Bu bakımdan dahi kaplama veya dolgulu dişler, gusle mâni
olmazlar.
Bununla beraber vesveseye kapılanlar, takvâ
üzerine hareket etmek istiyenler, gusülde Şâfiî mezhebine de niyet edebilirler.
Bilindiği gibi Şâfiî'de ağzın ve burnun içini yıkamak farz değil,
sünnettir.
Altın Diş Takmak veya Dişleri Altın
Kaplatmanın Hükmü Nedir?
Mebsut'da, İmam-ı Muhammed'in, altın diş
taktırmakta veya dişi altın kaplama yaptırmakta hiçbir mahzur görmediği
kaydedilmektedir.
İmam-ı A'zam ise, altın dişi mekruh
addetmekte, ancak gümüş diş taktırmayı veya dişleri gümüşle kaplatmayı caiz
görmektedir. İmam-ı A'zam'ın altın dişi mekruh görmesi, altın süs ve ziynet
eşyası olup erkeğe caiz olmaması sebebiyledir. Şu halde altın diş, süs için
değil de, tıbbî bir zaruret olarak takılırsa, ortada bir mahzur kalmaz. Nitekim
günümüzde, altın dişlerin, gümüş dişlere göre daha sıhhata uygun olduğu ve
ağızda kötü koku yapmadığı bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır.
Ağızdan çıkarılıp takılabilecek şekilde seyyar
olan diş ve protezlerin, gusülde ağzı yıkarken çıkarılmaları icabeder. Böylesi
temizliğe de daha uygundur.
Guslün Sünnetleri Nelerdir?
Guslün başlıca sünnetleri
şunlardır:
1 - Gusle besmele ile başlamak.
2 - Kalb ve dil ile gusle niyet
etmek.
* Mâlikîler ile Şâfiîlerde niyet farzdır.
Hanbelîlere göre ise, niyet guslün sıhhat şartıdır.
3 - Gusle, abdestte olduğu gibi misvak
kullanarak, yani dişleri temizleyerek başlamak.
4 - Gerek "Besmele"yi, gerekse niyeti, gusle
başlamadan önce yapmak.
5 - Gusülde evvelâ elleri, sonra avret
yerlerini yıkamak. Bedende veya avret mahallinde meni veya benzeri bir pislik
varsa, onları gidermek.
6 - Bundan sonra âdâb ve erkânına riayet
ederek abdest almak. Eğer ayakları altında kullanılmış su birikiyorsa, abdestte
ayakların yıkanması işini, guslün sonuna bırakmak gerekir.
7 - Abdest aldıktan sonra, evvelâ üç kere
başa, sonra üç defa sağ omuza, sonra da üç defa sol omuza su dökünmek. Suyu her
uzva ilk döküşte her yerini iyice ovalamalıdır.
İmam-ı Mâlik ile Ebû Yûsuf'a göre, gusülde
bedeni ovmak (delk) farzdır.
Bir kimse ağzına ve burnuna su alıp
temizledikten sonra, akar suya ve büyük bir havuza, yahut da denize bütün
vücuduyla dalsa, gusletmiş olur.
Guslün Âdâbı (Müstehabları)
Nelerdir?
Guslün en mühim âdâbı; yıkanırken avret
yerlerini örtülü bulundurmaktır.
Bütün peygamberler, utanmanın insanın en büyük
meziyeti ve vasfı olduğunda ittifak etmişlerdir. Utanan insan, bedenini,
bilhassa avret yerlerini başkalarına teşhir edip baktırmaktan hoşlanmaz. Terbiye
ve edebi buna mâni olur. Beşeriyete örnek olan din büyüklerinden bir Sahâbe:
"Gökten düşüp parça parça olmaya razıyım. Fakat avret yerimi açarak başkalarına
göstermeye razı değilim" sözüyle, bizlere bu yolda örneklik
etmişlerdir.
Bu sebebledir ki, müslümanlar, gerek hususî ve
gerekse umumî yerlerde yıkanırken dikkat etmeli, avret yerlerini daima örtülü
bulundurmaya gayret göstermelidirler.
Şu kadar var ki, evlerdeki şahsî banyolarda
veya umumi hamamların tek kişilik banyo odalarında kısa bir süre için, insan,
bedeninin tamamını açıp traş ve benzeri temizlikleri yapabilir. Kimse görmediği
için bunda mahzur söz konusu değildir. Ama bu hâl, âdet hâline getirilmemeli,
istenen temizlik yapıldıktan sonra, hemen avret yerleri örtülerek haya
duygularının zedelenmesine meydan verilmemelidir.
Abdestte olduğu gibi, guslü müteâkip iki
rek'at namaz kılmak da âdâbdandır. Din büyükleri bu namazı hiçbir zaman ihmal
etmezlerdi. Bu namaz Allah'a hamd ve şükür makamında yapılan bir nafile namazı
olabileceği gibi, kaza namazı da olabilir.
Madem ki ibadetler Allah'ın rızâsını kazanmak,
ona kulluğumuzu ve bağlılığımızı en iyi şekilde arzetmek için yapılır, o halde
ibadetlerin farzlarını yerine getirdiğimiz gibi, mümkün olduğu ölçüde bütün
sünnet ve âdâbıyla yapılması ne kadar güzel olur.
Guslün Mekruhları Nelerdir?
Abdestte mekrûh olan şeyler gusülde de
mekruhtur.
Gusülde bir uzuvdaki su ile diğer bir uzvu
ıslatmak caizdir. Çünkü gusülde bütün beden tek uzuv sayılır. Bu durum abdestte
câiz değildir.
Gusül Nasıl Alınır?
Guslü dar ve geniş zamanda olmak üzere iki
türlü almak mümkündür:
1 - Suyun azlığı, soğukluğu, vaktin
müsaadesizliği gibi hallerde, acele olarak yapılan gusülde evvelâ ön ve arka
taraftaki kirler giderilir. Sonra üç defa ağıza, üç defa buruna su çekilerek
içlerinde kuru yer kalmaması te'min edilir. Bundan sonra da baştan, sağ ve sol
omuzlardan dökülen su ile bedenin tamamı yıkanıp ıslatılır. Kuru yer kalmadığı
anda, gusül yapılmış olur.
Bu, dar ve sıkışık anlarda ve sadece guslün
farzları yerine getirilerek yapılan gusüldür.
2 - Müsait zaman ve mekânda yapılan gusülde
ise, gusle besmele ve niyet ile başlamak, öncelikle elleri ve avret yerini
yıkamak, bedenin herhangi bir yerinde kir ve pislik varsa onu gidermek, sonra
namaz abdesti gibi abdest almak, fakat su birikintisi varsa ayakların
yıkanmasını sona bırakmak, abdestten sonra önce üç defa başa, sonra sağ, sonra
sol omuza su dökmek, sonra diğer uzuvları yıkamak, her defasında bedeni iyi
ovuşturmak, her âzayı üçer defa yıkamak, suyun kullanımında aşırı davranmamak,
avret yerlerini örterek yıkanmak, gusül esnasında konuşmamak, gusülden sonra
çabucak giyinmek guslün belli başlı sünnet ve âdâbındandır. Abdestin âdâbı
sayılan diğer güzel davranışlar gusül için de geçerlidir.
Guslün her iki halinde de, şart ve farz olanı
ağız ve burun içi ile bedenin tamamında kuru yer kalmamasıdır. Bu yapıldıktan
sonra, gusül yerine getirilmiş, mânevî ve maddî temizliğe kavuşulmuş
olunur.
Gusül İle İlgili Mes'eleler:
Alınan Gusül İle İbâdet Yapılır mı?
Bir adı da boy abdesti olan gusül temizliğiyle
bütün ibâdetler yapılır. Zira namaz abdestinde sadece bedenin bilinen âzaları
yıkanırken, bunda ise tamamı yıkanmakta, daha fazlasıyla temizlik hâsıl
olmaktadır. Abdesti bozucu bir hâl vâki oluncaya kadar, her türlü namaz kılınıp,
ibâdet yapılır. Ancak abdesti bozan bir hâl vâki olunca, gusül abdestinin namaz
abdesti için geçerli olan hükmü de bitmiş olduğundan ibâdet için yeniden abdest
almak gerekir.
* Gusletmesi gereken bir kimseden yıkanırken
idrar, kan, v.s. gibi abdesti bozucu bir akıntı gelse, guslü bozulur
mu?
Gusül sırasında gelen akıntı guslü bozmaz,
guslün abdest oluşunu bozar. Yani sahih olan ve insanı cünüplükten kurtaran bu
gusülle namaz kılınmaz. İbâdet için yeniden abdest almak gerekir. Gusül ise
tamamdır.
İlmi bir ifade ile, guslü bozan herşey abdesti
de bozar. Lâkin abdesti bozan herşey guslü bozmaz. Bu bakımdan, gusül sırasında
idrar yollarından gelen bir akıntı, yahut yaradan akan bir mayi, veya diş
kanamaları, v.s. gusle mâni olmaz. Bu akıntılarla yapılan gusül sahih, fakat
abdest bâtıl olur.
* Guslederken ağzını burnunu yıkamadığını veya
bir uzvunu yıkamadan kuru bırakmış olduğunu farkeden bir kimsenin, yeniden
gusletmesi gerekir mi?
Gerekmez. Sadece kuru bıraktığı yeri
yıkar.
* Bâzı evlerde helâ ile banyo, beraber
olmaktadır. Böyle helâlı banyolarda gusletmek caiz midir?
Helâda, tuvalette veya klazet bulunan yerlerde
alınan gusüller de geçerlidir.
* Yıkanması gereken cünüp kimse, gusülden
evvel birşey yeyip içmek isterse, ne yapar?
Kendisine gusül farz olan kimse, mümkünse
yemek içmek işini yıkandıktan sonraya te'hir etmelidir. Buna rağmen yemek yeme
ihtiyacı duyuyorsa, ekmek ve yemeğe değecek taraflarını yıkamalıdır. Yani el ve
ağzını yıkayıp ondan sonra yemek yemeli, su içmelidir.
Buna göre, sahurda yıkanmaya vakit bulamayan
kimse, el ve ağzını yıkayıp yemeğini yer. Sonra da guslünü yapabilir.
Yıkanmadığı için sahursuz kalmak mecburiyetinde değildir.
* Cünüpken bedendeki tüylerin temizlenmesi
yerinde bir hareket midir? Yoksa traş temizliği, cünüp olmadan yahut gusül
yaptıktan sonra mı yapılmalıdır?
Bedendeki tüyler vücuttan, temizken ayrılmalı,
tertemiz olarak dışarıya atılmalıdır. Efdal olanı budur.
Ancak cünüpken böyle bir temizlik yapılsa da
sonra gusül edilse, guslün sıhhatine bir zarar gelmez.
Gusül Kaç Kısma Ayrılır?
3 kısma ayrılır:
I. Farz olan gusüller:
Guslün, cünüplük hâlinden veya hayız-nifas
kanının kesilmesinden sonra yapılması farzdır.
II. Sünnet olan gusüller:
1 - Cuma namazı için yıkanmak
sünnettir.
Cuma günü, hadîs-i şerîflerin de beyanı üzere,
Seyyidü'l-Eyyâm, yani; günlerin en şereflisi ve üstünüdür. Aynı zamanda
mü'minlerin bayram günüdür. Resûlüllah Efendimiz, birçok hadîs-İ şerîflerinde,
ümmetine, cuma günü yıkanarak ve temiz kokular sürünerek mescide çıkmalarını
tavsiye buyurmuştur.
Perşembe günü veya cuma gecesi yıkanmak ile de
sünnet yerine getirilmiş olur. Cuma günü yıkanmakla ilgili hadîslerin çokluğuna
ve bu husustaki şiddetli tavsiyeye bakarak, âlimler, cuma guslünü sünnet-i
müekkede olarak kabûl etmişlerdir. Traş olmak, tırnak kesmek gibi diğer beden
temizlikleri de yine cuma günü yapılması tavsiye edilmiştir.
2 - Bayram namazları için de yıkanmak yine
sünnettir.
3 - Hac ve ömre için ihrama girerken yıkanmak.
Bu yıkanmak, mânevî temizlikten ziyade, maddî temizlik için olduğundan, kadınlar
o sırada hayız ve nifaslı dahi olsalar, bu guslü yapabilirler. Şayet su yoksa,
teyemmüm yapılmaz.
4 - Hacıların arefe günü Arafat'da vakfe için
yıkanmaları da sünnettir.
III. Mendub veya müstehab olan
gusüller:
1 - Cünüplük veya hayız - nifas gibi bir durum
olmadan, temiz olarak ihtida etmiş yeni Müslümanın yıkanması
menduptur.
2 - İhtilâm ve hayız olmamakla birlikte, onbeş
yaşına ulaşarak hükmen bülûğa eren kız veya oğlanın yıkanması da mendubtur.
Hayız ve ihtilâm yoluyla bülûğa erenlerin yıkanması, zaten farzdır.
3 - Baygınlık geçirenin baygınlıktan
kurtulduktan sonra yıkanması... Bu gusül, iyileşmeye karşı bir şükür olarak
yapılır.
4 - Kan aldırdıktan sonra yıkanmak.
5 - Ölü yıkanmak için gusül etmek.
6 - Berat ve Kadir gibi mübarek geceleri ihya
etmek için yıkanmak.
7 - Hacıların Mina ve Müzdelife'de bulunmak
için yıkanmaları.
8 - Mekke-i Mükerreme'ye veya Medine-i
Münevvere'ye girmek için, bu mübarek beldelere hürmeten yıkanmak.
9 - Güneş ve ay tutulmaları ânında kılınan
Küsûfve husuf namazları için yıkanmak.
10 - Yağmur duasına çıkmak için
yıkanmak.
11 - Yolculuktan gelen veya yeni çamaşır
değiştirenin de yıkanması menduptur.
12 - Felâket ve musibetler ânında kılınan havf
(korku) namazı için yıkanmak.
13 - Günahtan tevbe etmek isteyen kimsenin de
gusletmesi menduptur.
14 - Cünüplüğün hemen ardından âdet görmeye
başlayan kadın, dilerse cünüplükten dolayı
hemen yıkanır. Dilerse yıkanmayı, âdet
bitimine bırakır.
15 - Zevcesiyle cinsî birleşmede bulunan bir
kimse, yıkanmadan önce ikinci bir kere daha birleşmede bulunmak istediğinde,
abdest alması veya gusletmesi menduptur.
16 - Cünüp bir kimsenin cünüplükten tezelden
kurtulması için yıkanmakta acele etmesi de menduptur. Cünüp bir kimse,
yıkanmasını namaz vaktini geçirmeyecek kadar bir süre erteleyebilirse de hemen
yıkanması efdaldir.
Selef-i sâlihîn, bu hususa son derece dikkat
ederler, kendilerine cünüplük ârız olunca, vakit geniş bile olsa hemen yıkanmayı
tercih ederlerdi.
Sünnet veya müstehab olan gusüller mücerred
olarak beden temizliği veya hürmet ve tâzim için yapıldığından, farz olan
gusüldeki gibi ağzı ve burnu yıkamak farz değildir.
* Şâfiîlere göre farz dışında kalan bütün
yıkanmalar sünnettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder