Allahü ekber: Allah büyüktür.
Sübhane rabbiyel azim: Azim olan Rabbimi bütün
noksanlıklardan tenzih ederim.
Sübhane rabbiyel a’la: Her şeyden yüksek, yüce
olan Rabbimi bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddes bilirim.
Semiallahü limen hamideh: Allahü teâlâ
kendisine hamd edeni işitir, bilir.
Rabbena lekel hamd:Rabbim sana hamd
olsun.
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve
berekatühü:Huzur ve selamet, Allahü teâlânın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize
olsun.
Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte
ya zelcelali vel ikram:Ya Rabbi sen selamsın, selam da sendendir
Estağfirullah: Allah’ım beni affet.
Sübhane rabbiyel aliyyil a’lel vehhab:İhsanı
bol olan yüce Rabbimi tenzih ederim.
Allahümmahşurna fi zümretissalihin:Allah’ım
bizi salihlerle haşret.
Tesbih: Sübhanallah: Allah’ım seni noksan
sıfatlardan tenzih ederim.
Tekbir: Allahü ekber: Allah
büyüktür
Tahmid: Elhamdülillah: Allah’a hamd,
şükrederim
Temcid: Lâ havle velâ kuvvete illâ billah: Her
türlü kuvvet ve kudret ancak Allah’tandır.
Âmin: Kabul et ya Rabbi.
İstiğfar duası:
Estağfirullah el-azim ellezi la ilahe illa hüv
elhayyel kayyume ve etübü ileyh:Büyük Allah’ım, günahlarımı affet. Her şeyi
yoktan var eden ve her an varlıkta durduran, yalnız Sensin! Sen hep
varsın!
Estağfirullah min külli ma kerihallah:Ya
Rabbi, razı olmadığın, beğenmediğin şeylerden, yaptıklarımı af et,
yapmadıklarımı da yapmaktan koru!
Tehlil:
La ilahe illallah veya (La ilahe illallahü
vahdehü la şerike leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şeyin
kadir
Allah’tan başka ilah yok demektir. Yani İbadet
olunmaya hakkı olan, yalnız Allahü teâlâdır, hak üzere başka mabud yoktur. Her
şeyi yaratan bir Allah vardır, ortağı ve benzeri yoktur.
Salavat:
Allahümme salli alâ Muhammed ve alâ âli
Muhammed:
Allah’ım Muhammed aleyhisselama ve Onun âline
salat-ü selam olsun.
Telbiye:
Lebbeyk. Allahümme Lebbeyk. Lebbeyk la şerike
leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-ni’mete vel mülke leke la şerike lek:
Buyur emret, ey varlığı mutlak lazım olan
Allah’ım, emrine hazırım ve ilahi iradene itaat ederim. Senin benzerin ve
ortağın yoktur.
Teşrik tekbiri:
Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallah.
Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd:
Allah büyüktür, Ondan başka ilah yoktur, hamd
ancak Allah içindir.
Muhammedün Resulullah:
Muhammed aleyhisselam Allahü teâlânın
resulüdür.
Kelime-i tevhid:
La ilahe illallah Muhammedün
Resulullah:
Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed
aleyhisselam Onun resulüdür.
Kelime-i şehadet:
Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne
Muhammeden abdühü ve resulühü:
Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed
aleyhisselamın Allah’ın kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim
Zammı Sure
Zamm, bilinen zam kelimesiyle aynı kökten
gelir ilave, ek, fazlalık demeye gelir fatiha okunduktan sonra üzerine bir
miktar daha kıraat edildiği için böyle denir
namazda fatihadan sonraki kıraat sürecinde,
kur'andan okunan pasajların en az bir satır uzunluğunda olması gerekir (Küçük
bir süre yada anlam ifade eden bir ayet) mesela kevser ve ihlas sureleri,
sırayla 3 ve 4 ayetten oluşurken, uzunlukları bir satırdır dolayısıyla bir
satırlık bir ayet veya bir ayet parçası da zammî sure kapsamındaki okumalara
girer
Sonuç: Kur'andan okunan küçük süre yada
herhangi üç kısa veya uzun bir ayet zammı süredir/yerine geçer
TAHMÎD (Hamd)
Övmek, razı olmak, hakkını ödemek ve teşekkür
etmek anlamındaki "h-m-d" kökünden gelen tahmîd kavramı sözlükte; tekrar tekrar
övmek, "el-hamdü lillah" demek, Allah'ı çok övmek demektir.
"el-Hamdü lillah", her türlü övgü Allah'a
özgüdür, anlamına gelir. Arap dilinde hamd, medh ve şükür kelimeleri eş anlamlı
kelimeler olmakla birlikte aralarında az da olsa fark vardır. Hamd, medhden daha
özel, şükürden daha geneldir. Her şükür hamddir, ancak her hamd şükür değildir.
Her hamd medhtir, ancak her medh hamd değildir.
Hamd, bir nimet verilsin verilmesin, övüleni
sahip olduğu nitelikleriyle övmek; şükür, verilen nimet sebebiyle şükredileni
övmek; medh ise kişiyi cömertliği veya güzelliği veya becerisi, yeteneği vb.
sebeplerle övmektir.
Kur'ân, besmeleden sonra el-hamdü li'llah
cümlesi ile başlamakta ve değişik sûrelerde 21 defa tekrarlanmaktadır. Yüce
Allah, bu cümle ile hem her türlü övgünün kendisine ait olduğunu haber vermekte,
hem de kullarından bu cümle ile kendisini övmelerini istemektedir.
"el-Hamdü" kelimesindeki tarif lamı olan "el"
istiğrak için olup, "her türlü övgü, bütün övgü" anlamını "li'llâh"
kelimesindeki "lam" ise istihkâk yani her türlü övgünün Allah'a mahsus olduğunu
ifade eder.
Kur'ân'da, yerde ve gökte (Rûm, 30/18), dünya
ve âhirette (Kasas, 28/70) her türlü övgünün Allah'a ait olduğu bildirilmiştir.
el-Hamdü lillah cümlesinin ifade ettiği anlam lehû'l-hamd, (her türlü övgü O'na
aittir) (Sebe', 34/1) fe-lillâhi'l-hamd (her türlü övgü O'na aittir) (Casiye,
45/36) cümleleriyle de ifade edilmiştir.
el-Hamdü lillah; medh, zikir, şükür, nimeti
ikrar, minnet ve dua cümlesidir. el-Hamdü lillah diyen insan, yaratan, yaşatan,
bütün nimetleri var eden ve kemal sıfatlarıyla muttasıf olan Allah'ı anmış,
övmüş, nimetlerini ikrar etmiş, minnet duymuş, O'na dua ve şükretmiş
olur.
Peygamberimiz (a.s.); "el-Hamdü lillah dediğin
zaman Allah'a şükretmiş olursun." (Taberî, I/60), "Duanın en efdali el-Hamdü
lillah diye dua etmektir" demiştir (Tirmizî, Dua, 9).
Îmân edip sâlih amel işleyen cennet ashabının
âhiretteki duaları da, "el-Hamdü lillahi Rabb'il-âlemîn" (her türlü övgü
âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur) şeklindedir (Yûnus, 10/10).
Hamd, nimet mukabilinde yapılır. Allah'ın
insanlara olan nimetleri sayılmayacak kadar çoktur (İbrâhim 14/34). Bütün kâinât
güzelliklerle ve nimetlerle dolu olup bütün bunlar övgüye değer mahiyettedir.
Bütün bu güzellikler, nimetler ve övgüler, gerçekte Allah'a yöneliktir. Çünkü
bunları var eden O'dur. İnsan, neyi ve kimi överse övsün neticede Allah'ı övmüş
olur.
el-Hamdü lillah cümlesi Allah'ın hayat, ilim,
irade ve kudret sıfatlarıyla muttasıf olduğuna delalet eder. "el-Hamdü lillah"
cümlesinde "lâ ilâhe illallâh" anlamı da vardır. Bu sebeple bazı İslâm
bilginleri el-Hamdü lillah cümlesi, lâ ilâhe illa'llah cümlesinden daha
fazîletlidir. Çünkü "el-hamdü lillah" cümlesi tevhîd ve hamd, "lâ ilâhe
illallah" cümlesi ise sadece tevhîd cümlesidir demişlerdir.
"el-Hamdü lillah" cümlesi ile Allah övüldüğü
ve anıldığı gibi varlığı, birliği, ilmi, iradesi, gücü ve nimetleri ikrar
edilmiş olmaktadır. Dolayısıyla hamd ile Allah'ın kemal sıfatları dile
getirilmektedir.
Meleklerin (Bakara, 2/30), müminlerin (Secde,
32/15) ve kâinatta bulunan her şeyin (İsrâ, 17/44) hamd ile Allah'ı tesbih
ettikleri bildirilmiştir. Yüce Allah, "Rabbini hamd ile tesbih et." (Hicr,
15/98) âyetinde insanlara hamd etmeyi emretmektedir. Müminler, hem namazlarında
hem de hayatlarının her fırsatında Allah'a hamd ederler. Hamd görevini yapan
müminler, Kur'ân'da "el-hâmidûn" olarak nitelenmiştir (Tevbe, 9/112). Bazı
insanlar, dünyada hamd görevini ifa etmeseler de kıyamet koptuktan sonra mahşer
yerinde toplanmak üzere çağrıldıklarında Allah'ı överek bu çağrıya uyacaklardır
(İsrâ, 17/52).
İnsanların; kendilerini yarattığı (Bakara,
2/21), yeri, göğü, geceyi, gündüzü, ayı, güneşi kısaca her şeyi hizmetlerine
sunduğu (Bakara, 2/29) ve sayısız nimetler verdiği için (İbrâhim, 14/32-34)
Allah'a hamd ettikleri gibi bela, hastalık, üzüntü, zülüm vb bir musibetten
kurtuldukları (Mü'minûn, 23/28) ve bir nimet elde ettikleri zaman da Allah'a
hamd etmeleri gerekir.
Peygamberimiz (a.s.), bir şey yiyip içtiği
zaman; "Bizi yediren, içiren ve bizi Müslümanlardan yapan Allah'a hamd olsun."
diye dua etmiş (Tirmizi, Deavat, 56) ve "Bir şey yiyip içip de o nimet sebebiyle
Allah'a hamd eden kuldan Allah razı olur." buyurmuştur (Müslim, Zikir,
89.)
Allah'a hamd edebilmek için, O'nun varlığına,
birliğine peygamber ve kitaplarına, Kur'ân'da bildirdiklerine îmân etmek, sâlih
ameller işlemek, emir ve yasaklarına uymak, Allah'ın, insanların ve diğer
varlıkların haklarına riâyet etmek gerekir. (İ.K.)
Elhamdü lillâhi rabbil alemin
YanıtlaSil